Dün İstanbul Modern'deydik. Anlaştığımız saatten bir saat erken gittiğim için tramvay ile Kabataş'a kadar devam ettim.. Yürümenin fena olmayacağını düşünürken iner inmez yağmur başladı ve böylece sabah mırıldandığım dua karşılığunu buldu..yağmur altında yürümek çoğunlukla güzeldir.

Doğa ve insan arasındaki etkileşimi gösteren güzel bir seygiydi.. Sanayiileşme çağına ayak uydururken yaşadığımız çevreye, ekolojik dengeye ne gibi zararlar veriyorduk? Avustralya'da otoban kenarında ölmüş bir kanguru ve kimliği belirsiz bir motorcunun yol kenarında durup onu kucağına alması, başına gelenler için ondan özür dilemesi, kucağında kanguruyla törensel devinimler yapması..belki de onu yolun karşısına geçirmesi etkileyiciydi. ben benzer şekilde ölen alman kurdumu hatırladım..

Şimdi anlıyorum ki, yeni bir köpek( kurt ya da kangal :)) istesem de kaybı için endişeleniyorum.. çünkü sevgi acıtır.. peki biz yaşadığımız dünyayı sevmiyor muyuz? ağaçlar kesiliyor, kendine özgü yaşam biçimleri dünya üzerinden siliniyor.. ve hepimiz bunları biliyoruz.. yapabileceğimiz bir şey yok belki de.. bireysel olarak nekadar farklı düşünsekte topluluk olarak çok yanlış şeyler yapabiliyor insanoğlu.. kalabalığa uzak insana yakın duruşum belki de bu yüzden..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar