Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Merhaba herkese, yılbaşını ailemle geçirmeyi planlıyorum, ancak şuan içimden bir ses boş ver,yat uyu diyor. Şöyle ki, hâlâ gece 3 buçukta neden yola çıktığımızı anlayabilmiş değilim. şuan annem haydi çantanı hazırla, dese de.. benim içim uyuyor cidden. herkese mutlu yıllar şimdiden, partnerimle telefonda konuşuyorduk birkaç saat önce.. sanırım benim için en güzel dilekleri o dile getirdi.:) seviyorum yaramazı laf aramızda. zaten 1 ay önceden ailemle yeni yıla gireceğimi ona söylemiştim, o birlikte geçiririz dese de elimden gelen bir şey yok. :) ama bil ki İstanbul'da seni bekleyen biri var, dedi. duyması hoş bir şey bence bu. döndüğümde baya hareketli bir gece bizi bekliyor olacak, şimdiden enerji topladım gibi. o da arkadaşları ile eğlenecek. umarım çok güzel bir gece geçirir. :) ev arkadaşımla kendimize kırmızı iç çamaşırı aldığımızı söylemiş miydim? haha, arkasında civata ile vida olan boxera bunu neden böyle yapmışlar, diye ağzımdan çıktı. meğer mağazadaki kız da arkamdaymış. o
Resim
arka arkaya izlediğimden sanırım gülme krizine girdim. :)
Resim
bir kaç gündür okulu kapatıp çıktığımızdan, pek bakamıyorum blog sayfama. birazdan arkadaşımla spora gideceğiz, sonra da proje üzerinde çalışacağız.. geri kalan planı daha bilmiyorum. belki partnerimde kalacağım belki ailemin yanında soluğu alacağım. malum yılbaşı yaklaşıyor, ve kafamda zaten 1 aydır plan yapılmış durumda. adada ev tutan arkadaşlarım var onların davetini geri çevirdim.. partnerimle de geçirmeyeceğim maalesef ona da hayır dedim.. ev arkadaşlarımla da geçirmeyeceğim yılbaşımı.. ben her yılbaşını ailemle geçirmeyi seven biriyim, bu sene büyük ihtimalle Uludağ'a gideceğiz. deli gibi sarhoş olup dans etmek istiyorum açıkçası. tekilaya ihtiyacım var baya... şimdi geldik pistisvejanus 'tan gelen mim'e.. noel baba'dan ne isteyebilirim; 1) dün geceden beri aklıma takılan şeylerden biri olarak, içime sinen bir dövme fikriyle gelmesini istiyorum. düşün düşün çıkamadım işin içinden. 2.piercing nereye olacak, onu söylemeyeceğim daha.:) 2) güzel bir motorsiklet istiy
Resim
dönemin son iki haftası.. hani son kulvarda gibiyiz, kendimizi yarış atı gibi görüyorum. dün gece okuldan 12'yi geçe eve gelebildik, bu hafta sanırım böyle devam edecek, ama cuma günü canım dediğim insanlardan birinin doğum günü onu kaçırırsam olmaz. :) ama şaka bir yana, eldeki projeler bitecek gibi değil, bitirince de yazmaya vakit kalacak mı diye merak etmiyor değilim..
şimdi öğle arasında boş vakit bulmuşken, dünkü buluşma hakkında bir şeyler yazayım dedim. yeni insanlarla tanışmak genellikle eğlenceli bir şey, özellikle dün akşamki gibi bir grupla birlikteyseniz. bi'adam ve bi'tanesi, gerçekten tahmin ettiğim gibi birbirine çok yakışan bir çift. ortak gördüğüm noktaları olduğu gibi, kesin olarak birbirinden farklı noktaları var. ama birbirlerini çok güzel tamamlamışlar,insana bütünlük hissi veriyorlar.:) ikisi ile de muhabbet etmek çok güzeldi. bi'adam'ın uzayla ilgili sorduğu soru çok hoşuma gitti, zaten beni bıraksalar sıkılmadan nekadar konuşabilirim bilmiyorum. umarım çok uzatmamışımdır. bi'adam'ın konu açma gayretine bayıldım ama, sürekli etrafındakileri konuşturmaya çalıştı. sanırım buluşmayı ayarladığından bir nevi ev sahipliği havasına büründü. bu da iyi bir "ev sahibi" olduğunu gösteriyor. kediler için yaptığı şeyler, kendimde bulduğum ortak noktalardan biri. içindeki merhamet ve yaşama saygı değerli bir şe
Resim
Diarmuid Ua Duibhne, İrlanda mitolojisinden bir karakter ve Fianna'nın savaşçılarından biri.. ünlü olmasını sağlayan hikayesi de "Diarmuid ve Grainne'nin Peşinde" ( The Pursuit of Diarmuid and Gráinne). Diarmuid, bir gece avlanırken bir kadın ile karşılaşır, bu kadın gençliğin kişileşmiş hâlidir. Gençlik bir gece Diarmuid ile birlikte olduktan sonra onun yüzünde bir leke bırakır, hangi kadın bu lekeye bakarsa Diarmuid'e aşık olacaktır.. Fianna ve Gráinne'nin evlilik kutlamasında, Gráinne Diarmuid'e aşık olur. Grainne onunla kaçmak zorunda kalması için bir plan yapar ve Diarmuid'in lordu ve Grainne'nin kocası Fianna'dan kaçışları başlar. Birçok kan dökümünden sonra, Fianna evliliklerini tanır ve Diarmuid'e unvanını ve topraklarını geri verir. Belli bir zaman sonra birlikte avlanırken, Diarmuid bir boğanın dişleri ile ölümcül şekilde yaralanır. Fianna'nın elleri şifalı olmasına râmen,duyduğu kıskançlık ve nefret yüzünden avuçlarındaki suy
bir süredir blog'a yazmadığımın farkındayım, ama kendimi dinlendirdim.. geçmiş olsun dilekleriniz için ayrı ayrı teşekkür ederim. şöyle ki, pazartesi sabahı kendimi acilde buldum, beynim artık su kaynatmış. neyse ki şuan iyiyim, 3 gün kadar dinlendim.. en çok rahatlayan annem oldu. telefonum da bu süre içinde pek susmadı, önemseyenim çokmuş. :) evde kapalı kalmaktan hoşlanmıyorum, yarın kendimi dışarı atacağım. Buddha'nın dediği gibi "Bedeni sağlıklı tutmak bir görev... diğer türlü zihni berrak ve güçlü tutmayı başaramayız.".
merhabalar herkese, bu haftasonu biraz zor geçiyor benim için.. uyku düzenim çok kötü olması, ve stres yüzünden sanırım tansiyonum yaşıma göre baya yükseklerde geziyor, şimdi acilden geldik.:)) annem düzenli olarak odama gelip kontrol ediyor beni, ders çalışmama izin vermiyor daha.. kalp atışlarımı beynimde hissediyorum resmen.. umarım sabaha düzelirim de hastane yerine sınavıma gidip üstümden atabilirim..
Resim
arkadaşım facebook sayfamda paylaşmış.
Resim
sınavım vardı bugün o yüzden çok yorgunum, mümkün olduğunca hızlı yazıp dinlenmem gerekiyor. sonra güzel bir duş ve sevgilimin yanında alacağım soluğu.. telefondaki enerjisi, sesi falan çok hoş geliyor bana. geçen izlediğimiz filmi tamamlarız seviştikten sonra.. sonra film biter tekrar başlarız. :)) geçenlerde telefonu bir açtım, nasıl bağırıyor "dünyanın en yakışıklı insanı, dünyanın en tatlı insanı, dünyanın en pozitif insanı..." diye gidiyor böyle.. uzun süredir böyle mutlu etmemişti beni kimse. şimdi geldik sayın bi'adam'ın mim'ine.. :)) öncelikle kendisine teşekkür ediyorum ve yazmaya başlıyorum. onun yazdığını biraz örnek alacağım. o tarz bir resim beklemeyin ama :P sayesinde kendimi rahatlatmadan uyuyamadım, zombi gibi sınava girdim. zaten 3 saatlik uyku vaktim vardı, enazından yarım saatini çaldı. :D 1) Okul zamanı, hayat döngümün uyku,ders,yemek arasında gidip geldiğinin farkındayım.. ama şuan yapmam gereken bu.. bunun daha büyük bir amaca yönelik olduğun
Resim
odamın duvarında bu eksik, arada açıp bakmayı sevdiğim bir Van Gogh eseri..
arkadaşımla bugün bir teknik sunum yaptık ki 40 dakika sürdü, bir ara dilim damağım kurudu.. tüm sunum doğaçlama ingilizce konuşmak eğlenceliydi bence. dersin dili ingilizceyken sunumlarını türkçe yapan arkadaşlarımı anlamıyorum aslında.. bir dili kullanmadığınız sürece gelişmemesi beklenmedik bir şey değil hani.. yeni bir dil öğrenmek istiyorum, seçeneklerimin başında italyanca ve almanca geliyor.. biraz çabuk seçsem iyi olacak.:) ayrıca dün gece gözlerim bilgisayara bakmaktan bir hal olmuş şekilde yatağa girdim 1 buçuk gibi, A4 kağıdında 16 sayfa tutan bir program yazıp teslim ettim hocaya bugün.."dişlerimi fırçalayıp yatağa girdim şimdi. keşke burada olsan da birlikte uyusak,ozaman kendimi dinlenmiş hissediyorum.iyi geceler" yazdım o'na.. genelde o saatte uyuyor olur kendisi, ama bir süre sonra mesaj geldi.. çok hoş bir mesaj atmış velet :)) bir de mesajın sonunda ilk defa "bitanem" kelimesini kullandı.. ben böyle hitap edebilir miyim bilmiyorum aslında :))
Resim
Biraz bu yazıyı geç yazıyorum ama bugün Dünya AIDS günü olduğunu hatırlatmak istedim.. bir haftadır blogger resmimi de bugün için ayarlamıştım.. AIDS uzun süredir eşcinsel hastalığı olarak görülüyordu, aslında bu hepimizin derdi... dert değil bir gerçek aslında, pozitif insanlar aramızda yaşıyor ve dışlanmayı haketmiyorlar. içim rahat bir şekilde söyleyebilirim ki pozitif bir insanla birlikte olabilirim korunduğum sürece, gönlüme girmeyi başarırsa tabi.. cinsel hayatınıza göre düzenli olarak AIDS testi yaptırın, ve yaptırmayanlara önerin.. aklıma Fernando Gonzalez'in şu çalışması geldi, tekrar paylaşacağım burada.. sevgili hocamın bana attığı mailinden alıntı yapıyorum: "....untitled(ross) orada yok ama ben amerika'da gormustum... bir odanin kosesinde 80 kilo bir seker yigini var ve isteyen gidip alabiliyor. Sonra muze yetkilileri gidip yerine yenisini koyuyorlar. ben bunu o zamanlar sempatik interactive bir is olarak yorumlamistim. meger sanatcinin aids'ten olen partn
Resim
bu ara pek bir şey yapmadığımın farkındayım, sürekli ders çalışıyorum ve fırsat bulursam uyuyorum. az önce geldim okuldan, dün akşam 9'a kadar okuldaydık arkadaşlarla.. eve gelince o aradı,ne zaman görüşeceğimizi konuştuk. ve gece yarısına kadar çalıştım tekrar, sonra uyumayı denedim,biraz debelendim yatakta falan. sonra gece 3'te uyandım. maillerimi kontrol edip cevap yazdım bir kaç kişiye.. günün aydınlanmasını gördüm.:) hazırladığım sunum güzel geçti bu sabah.. fakültede bir biseksüel çocuk olduğundan bahsetmiştim, hani yemekhanede bir olay yaşamıştık.. dün kantinde karşılaştık ben hocamın görüşme saatini beklerken.. alanımdan ve severek çalışmamın güzel olduğundan falan bahsetti, bir kız arkadaşı var bu ara.. sevimli bir şey kız. =) "hadi hayırlı olsun genç" dedim, dudak büktü, teşekkür falan etmedi. ben de üstelemedim, zaten çok farklı olduğumuzu söylemiştim. bir kaç defa sevgili olmayı teklif etmişti ama kendisi bana çekici gelse de, gerisi biraz boş geliyor..
Resim
evet 3. haftaya giriyoruz görüşemeyeli.. ya o'nun işinden ya da benim ders çalışmam gerektiğinden.. demin aradım bir yarım saat konuştuk, öğlen aradığında ödevlerimi yarım bırakamayacağımı söyledim. yarım bıraktığım bir şeyi hocalara teslim etmek istemiyorum, hele ki projemde çalıştığım hocama.. o da anlayış gösterdi, çünkü bir iki saatte bitecek bir şey değil hiçbiri.. ama şöyle ki zaten iş yerinden aramışlar, yarın sabah 6 gibi evden çıkması gerektiğinden görüşmemizi ertelememiz iyi olmuş. bir şekilde anlaşmayı başarıyoruz. iki "işkolik" insanın bir araya gelmesi de güzel bir şey bence. :) neyse ki haftaiçi bir gün bunların acısını çıkaracağız.. ve anlayışlı biri ile karşılaştığıma mutluyum :)
dün güzel geçti baya bir, öncelikle burger'ın önünde buluştuk İstiklâl'de. sonra kol kola yürüdük arkadaşlarımla muhabbet ederek.. tabi öğrenci bünyesi aç oluyor, Tramvay'a girdik yemek yedik. hem dostlarımdan biri çok odun, şöyleki gruptan ikisi bir ara sevgili olmayı denemişlerdi.. ilk sevgili olarak buluşmalarında aynı yerde yemek yediler.. bunu ben bile biliyorum :) bu çocukta tam içeri girmeden, siz burayı denediniz mi daha önce ben hiç girmedim dedi... tabi kız arkadaş baya bir bozuldu, kim olsa bozulur.. yani insanın ayı olması için hayvan olması gerekmiyor bazı durumlarda diyoruz biz buna .:)) sonra nargile içtik tabi, yıllardır gittiğimiz yeri değiştirmek istiyoruz, bakalım Taksim'de nerede karar kılacağız nargile için.. önerilere açığım.. sonrada otobüsle Cerrahpaşa'ya gidip doktor beyimizin arabasını aldık, beni de eve bıraktı gece 1'i geçiyordu. notebook'uma format atayım derken, xp cd'si bulacağım diye baya bir araştırdım odamı.. sonra neler
YENİDEN DOĞUŞ tüm varlığım benim, karanlık bir ayettir seni, kendine tekrarlayarak çiçeklenmenin ve yeşermenin sonsuz seherine götürecek ben bu ayette seni ah çektim, ah ben bu ayette seni ağaca ve suya ve ateşe aşıladım yaşam belki uzun bir caddedir,her gün filesiyle bir kadının geçtiği yaşam belki bir urgandır, bir adamın daldan kendini astığı yaşam belki okuldan dönen bir çocuktur yaşam belki, iki sevişme arası rehavetinde yakılan bir sigaradır ya da birinin şaşkınca yoldan geçişi şapkasını kaldırarak başka bir yoldan geçene anlamsız gülümsemeyle "günaydın" diyen yaşam belki de o tıkalı andır (...) Ve Yaralarım Aşktandır, Furuğ Ferruzâd, Çeviri: Haşim Hüsrevşahi arada sevdiğim şiirlerden paylaşsam mı diyorum bu blogda...
bir sağlam uyumuşum ki sormayın, günlerin uykusuzluğunu attımn. ehh iki haftadır o'nu görmeyince biraz yatakta oyalanmam gerekti, sonra kalktım duş aldım falan.. birazdan çıkıp kampus yolunu tutacağım.. bugün boş günüm normalde, ama arkadaşıma programlama çalıştıracağım.. sonra bir lab'a uğramam gerekecek. bugün cuma olduğuna göre akşam dostlarımla kahve içeceğim, sonra ailemin evine geçerim. bakalım neler yapıyorlar..
şöyle içim geçmiş az önce, saatlerce uyumuşum sandım ama baktım ki ben son saate bakalı 34 dakika geçmiş.. yarınki sınavlarıma hazır gibiyim, son kontroller yani.. umarım iyi geçer de çalıştığımın karşılığını alabilirim. gözlerim iyice astigmat ötesi oldu sanırım, dün sınavdan çıkışta bir kız arkadaşla muhabbet ediyoruz fakültede, merdivenlerin tepesinde bir kız gördüm. hani şu hoşlandığım kız sandım gülümsedim ben de hafif "cool" :P.. meğer o değilmiş, merdivenlerden inerken hatun da bana gülümsedi, yanımdaki arkadaşa kısa bir şey söyleyip bana dönüp tekrar gülümseyip gitti. gözlük şart oldu kısaca.. bu sabah yataktan kendimi vinçle kaldırdım şaka maka.. hemen hazırlanıp okula gittim ama içim uyuyor metroda... tam ders saati vardım, 5 dakika geçti kimse yok, 10 dakika oldu yine yok.. 20 dakika sonra hoca geldi, bu kadar mısın-ız? diyip gülümsedi.. projem nasıl gidiyor diye sordu.. hiç tek kişi diyip dersi bırakmadan anlatmaya başladı, ikinci dersin sonunda diğer bir arkadaş
günler geçip gidiyor, anlamıyoruz nasıl olduğunu.. şuan kafam çok yorgun, hemen uyumayacaktım ama sevgilim telefonda uyumak için ikna etti.. sesim çok yorgun geliyormuş :/ maalesef pazara kadar görüşemeyeceğiz, yarın akşam için görüşüp görüşemeyeceğimizi sordu fakat sonraki gün iki sınavım olunca cehennem gibi ders çalışıyor olmam gerekiyor.. sonrasında cuma sabahta onun iş için 6 gibi kalkması gerektiğinden ki,perşembeyi de iptal ettik.. pazar için anlaştık ama.. :) benden rica ettiği filmlerin çoğunu buldum ayrıca.. beni yakından tanıyan arkadaşlarım ne kadar zor sevgi sözcükleri sarf ettiğimi bilirler.. hislerimi çok rahat söyleyemem, ama az önce telefonda ona özlediğimi söyleyebildim ki bu iyi bir adım. öncesinde yazabilmiştim bir iki defa mesajla.. :D adım adım böyle işler..
Günaydın herkese, saatimi 4'e kurmuştum ama duymamışım bile, 7'de ayaktaydım..bugün bir vizem var. o geçtikten sonra, bu hafta teslim edilecek bir ödevimle iki vizem kalmış oluyor.. bu arada blogger buluşması da yaklaşıyor.. hafiften heyecanlı bir şey. bu hafta en çok İstanbul Modern'i ziyaret etmek istiyorum, ancak haftaya kadar beklemek zorundayım enazından.. bu cuma dostlarımı göreceğim, ancak öncesinde perşembe akşamını o özel kişide geçirmeyi planlıyorum, bu sefer sakallarımı uzatıp gideceğim diye anlaştık.. yüzü tahriş olmasın diye genelde traş oluyordum çünkü.. :) cuma sabah ondan çıkıp bir arkadaşıma programlama sınavı için bir şeyler öğreteceğim. böyle bir haftalık programım var.. bir de arkadaşım, ki o kendini biliyor :P , beni gidecekleri operaya davet etti.. ohh evet bayılırım :)
www.allout.org/russia_silenced "..In 48 hours, political leaders in Russia will vote on a law that makes speaking out as a gay, lesbian or trans person ILLEGAL...." bu siteye bir göz atıp mümkünse bir imza bırakmanızı dilerim. iyi haftalar..
"hayatım nekadar hızlanırsa kendimi okadar ekvatora yakın hissediyorum, hız en yüksek.. fırlatılmaya hazır bir roketin faydalı yük bölümündeyim sanki..bir sürü yörünge seçeneğim var.. bazen o kadar yavaşlıyor, hiç bir yenilik yokmuş gibi geliyor.. kutuplardaki gibi soğuklaşıyorum.. hani fırlatsalar kutupsal yörüngeden başka seçeneğim yokmuş gibi.. evet belki derinsin, ama koca bir evren var.. nekadar derin deseler de o evrenin yanında yine de sığ kalıyorsun, kalıyoruz.. göreceli bir kavram :) ve şöyle düşün, hepimiz öleceğiz.. niye bukadar çabalıyoruz demişsin, acaba çabalamasan, biraz da olsa hırs yapmasan ve ölsen ardından.. amaçlarına ulaşmak için çabalamadan öldün diye üzülmez misin? ya da ya elimden geleni yaptım ama varacağım yere ulaşamadan hayatım son buldu. ama yine de elimden gelenin en iyisini yaptım diye düşünerek rahatlamaz mısın?" diye bir yorum yazdım Beyaz Çiklet'in bloguna. öyle bir paylaşayım dedim...
Resim
ailenin yanına gelmek güzel bir şey, bu haftaki uykusuz günlerden sonra bugün biraz dinlenirim diyordum ki, 2 buçukta uyumama râmen saat 6'da dikildim ayağa.. telefonla arkadaşımı uyandırayım dedim, o zaten 4 buçuktan beri ayaktaymış.:) her dönem ders programımız belli olduktan sonra haftanın bir gününü seçeriz ve o günün akşamı toplanırız bizim grupla.. akşam yemeği yeriz, kahve içeriz.. bazen atari salonunda bazen bowling ile kozlarımızı paylaşırız, çoğunlukla yanımızda bilim teknik dergisi olur ve konular üzerinde tartışırız. bu dönem cuma günlerini belirledik.. yavaştan hazırlanırım birazdan. bu hafta 3 vizem var o yüzden motivasyona ihtiyacım olacak. dünkü sınav öncesi yerlerimizi aldık, şu bahsettiğim arkadaşın arkasına oturdum. ev arkadaşım da onun önündeki sıraya geçti. bir ara çözümlü sorulara bakarken, bu çocuk önümden kalkıp yanıma geldi ve nereden aklına geldiyse gömleğinin düğme yerlerinden tuttu,açarak patlatayım mı diye soruyor. anlamadım, dedim ben de. siz olsanız n
dün gece bir yandan tek kolumla biceps çalışıp diğer elimde ders notumla etrafta dolanıyordum, bugün kollarımı tam dışarı açamıyorum, sanırım kendimi fena yormuşum. sabahta uyanamadım, çünkü gün çok karanlıktı.. normalde kendim uyanırım zaten ama müzikle uyuduğumdan alarmın sesi ninni gibi gelmiş olabilir.. odamın tavanına yıldızlar yapıştırdım, tam bir yol gibi, en uzak kısma da en büyük olan yıldızı koydum.. karanlıkta bir yıldız yolu gibi gözüküyor, o büyük yıldız şamanların inancındaki gibi GökTanrı'yı hatırlatıyor bana.. ben de bir güzel temizlik yaptım, hamsterla oynadım biraz. uyku sersemi fena ısırıyor. şuan ev mis gibi kokuyor, ben de ders notlarımın başında arkafonda jazz parçalarla ders çalışıyorum.. az önce telime baktım eski sevgilim aramış.. hmm.. sanırım kimleyse işler pek yolunda gitmemiştir. moralini düzeltmem için arıyor olabilir, hiç olmadı kafası karışmıştır efes dark içerken konuşmak istiyordur. ;) bakalım yakında çıkar kokusu.. şimdi geri arayamayacağım.. son
az önce okuldan geldik, önce sıklıkla yaptığımız gibi kampusun ortasındaki fotokopicide durup eksik notlarımızı tamamladık. gelir gelmez mutfağa girip yemeklerimizi pişirdik, hatta ev arkadaşım yarınki yemeği de pişiriyor şuan. karnıbaharı çok severim. :)) neredeyse vejeteryan bir insanım.. bugün kütüphanede bitirme projem için bir tez üzerinde çalışıyordum, ilk derse girip girmemek arasında ikilemde kaldım. sonra arkadaşım yanıma gelince birlikte derse girdik. normalde en önde otururum, bu sefer bir arkaya başka bir arkadaşın yanına geçtim. arada fısıldaşlaşmaya başladık, bir haftada 6 vize koymaları üzerinde biraz yorum yaptık.. ev arkadaşım saçlarını kısaltmış neredeyse erkek arkadaşı ile aynı model olmuş :) ona mı benzemek istedi acaba falan derken sonra konu nereden geldiyse bir insana bakıp etkilenmeye geldi, bir erkeğin diğerini görmek istemesinin tuhaf kaçacağını söyledi bir ara.. içimden nereden geldik ki bu konuya dedim. her neyse sonrasında bana yakışıklısın ama seni görünce
merhaba blog, haftaya aslında güzel başladım,çünkü dün gece O'nda kaldım.. farkettim ki bazen nekadar erken O'na gitsem de bir film izleyecek kadar boş kalamıyoruz. :) filmi iki seferde ancak bitirebiliyoruz. bayramda kendi başıma bir tepsi baklavayı tükettiğimden, biraz kilo aldım denebilir.. hatta birazdan biraz fazla.vizelerden sonra iyice spora vermeliyim kendimi, artık haftada 2 gün değil, birer gün ara vererek yapacağız arkadaşımla.. eskisine göre çok daha iyi bir vücuda sahibim, ancak partnerim o kadar kaslı ve tatlı olunca kendime çok daha özen göstermek istiyorum.. :) bu sefer laf arasında 9 gün tatil içinde birileri ile görüşüp görüşmediğimi sordu, ben de ona ayıracak vakti ancak bulabildiğimi söyledim.. biraz ucu açık bir cevap oldu, kabul. o da benle görüşmeye başladığından beri, 3.ayımız bitecek yakında, kimse ile görüşmemiş. hayatımda bir kere "one night stand" yapayım dedim, durum şuan bu şekilde. ama ilk görüştüğümüzde sevgili aramadığımı, vakit ve en
Resim
Harici diskimdeki fotoğraflara bakıyordum ve bazı fotoğraflar gerçekten hoşuma gitti.. ve burada paylaşmak istedim. mesela ilk fotoğraf, annemin aksine yükseklik beni hiç etkilemez. uçurumlarla ilgili heyecanlı anılara sahip olsam da oturup sakince izlemeyi de sevmiyor değilim.. tabi bulutlara yukarıdan bakmakta çok hoş bir deneyim.. tabi gözünüz biraz daha yukarılardaysa Güneş tutulmasını kaç defa izlediniz? bu sene ne zaman kar yağar bilmiyorum ama, karın üzerine uzanmayalı kaç sene oldu? beni facebook'tan ürinal sistemde en arka kısma tag'leyen bir bayan doktor arkadaşım olduğu içinse çok şanslıyım.. en azından "sen seversin" yorumunu sildi. :) negro olmasaydı hayat benim için gerçekten baya zor olurdu.. negro yediklerinde beni hatırlayan yakın arkadaşlarım var. :) off-road inanılmaz zevkli bir şey.. tabi araç çamura saplanınca hep birlikte kaldırmak, olmadı başka bir araçla çekerek kurtarmak gerekiyor. aracı saplandığı çamurdan çıkardıktan sonra pek temizlenemiyor
bayram tatili çok güzel gidiyor, ailemle vakit geçirmek çok iyi oldu.. her zamanki gibi bir sürü aile fotoğrafı çekildik aynı koltukların üzerinde.. tarihleri ile sakladığımız fotoğraflara bakıp sonra nekadar değişmişiz anlıyoruz. bu bayramın en güzel yanı iş için aldığım kıyafetlerimden bir takımı giymem oldu, çünkü herkesten çok güzel yorumlar aldım. :)) tabi spor yaptıkça kıyafetler üzerime çok daha iyi oturuyor.. ailenin bir kısmı çok yakın bir kız arkadaşımı sevgilim sanıyor, aslında anneme açılmadan önce o da öyle sanıyordu.. ama hala favori gelin adayı kendisi, arkadaşım da bu durumdan çok memnun. benim için de onun için de eğlenceli oluyor bu durum. bugün masada bir tanıdığımız erkek arkadaşını ailesi ile tanıştırmış, onun konusu geçerken ablam tanıştırırsa ben de tanıştırırım, o zaman büyük olay olur dedim. ailenin geri kalanı espriyi anlamazken, ablam ben ve kuzenim baya güldük. annem biraz duymadı (!).. :) O aklımdan geçerken bu ara kendisinden iki seferdir mesaj alıyorum..
dün akşam Lambdaİstanbul'daydım arkadaşımla, saat 7'den 9'a kadar sürdü söyleşi.. bence ayırdığım zamana değdi. sitesinden şöyle duyurulmuş: "Sunum/Söyleşi Yeni Anayasa yapım sürecinde LGBT’lerin eşitlik ve anayasal tanınma talepleri, dünyadaki uygulamalar ve LGBT’lerin yurttaşlar olarak demokratikleşme/sivilleşme sürecine olası katkıları hakkında söyleşiyoruz." zaten 20 kişiden fazla değildik, ve şunu farketmek güzel oldu.. farklı bir cinsel yönelime sahipseniz, sokağa çıktığınızda ya da toplumu kapsayan bir konuda kendinizi bu kimlikle hissetmeniz çok olağan. çünkü sizi en çok ayıran şey bu oluyor, ama LGBTQ toplumu içindeyseniz, benim gibi biseksüel kimliğiniz geri plana geçip diğer kimlikleriniz öne çıkmaya başlıyor. bu gizli olan, ya da benim gibi kısmen gizli yaşayan biri için çok güzel bir deneyim. Anayasa konusuna gelecek olursak, bu konuya gönül vermiş kişiler var. "cinsel yönelimler" ibaresi ne kadar iki kelimelik olsa da, çok şey ifade ediyor.
Resim
güne bulaşık yıkayarak başlamak sabah sporu yerine geçer mi merak ediyorum :) çünkü baya bir bulaşık yıkadım az önce, birazdan okula gidip ödevimin çıktısını alacağım. sonra da arkadaşımla spor salonunda çalışacağız.. ardındansa derse girip not almaca.. benim salı günlerim böyle geçiyor.biraz rutin bir insanım ne yazık ki bu ara.. bayram tatilini iple çekmiyor değilim.. perşembe sınavdan çıkıp tatile başlamış olacağım. kitaplarımı bitirmek, sevgilimden aldığım filmleri izlemek istiyorum.. :) bu hafta görüşemeyeceğiz demiştim ama, tabi dayanamayıp cumartesi akşamı soluğu yanında aldım. gayet güzel geçti.. pazar sabahı 9da kalkıp bir duş aldım. çıkmadan biraz daha sarılıyım kokusu üzerime sinsin istemiştim.. ohoo ikimizde uyumuşuz sarmaş dolaş.saat 12'ye 10 vardı uyandığımda. ışık hızı ile giyinip çıktım sanki.:) tabi o benim bu halime gülüyordu baya bir.. :) başkaları ile de görüşüp görüşmediğini bilmiyorum aslında, ama bunu nedense önemsemiyorum bir açıdan.. ben okul bitene kadar i
Resim
bugünlerde sadece ders çalıştığımı kabul etmeliyim diğer üniversitelerdeki arkadaşlarımın 14 dönemlik haftanın 14'ünde de bu kadar yoğun gittiklerini görmedim, tıp okuyan arkadaşlarım hariç.. perşembe akşamı telefonda biraz yakınma işittim. O'nla tanıştığımızdan beri,2 aydır, duyduğum ilk şikayetti, burada gelip benim yanımda da çalışabilirdin falan dedi. ama ne yapabilirim o'nun yanındayken odaklanmam çok güç olur, çünkü sürekli bir dokunma ihtiyacı duyuyoruz.. ve bu hafta 3 ödev teslimim ve 2 sınavım var.. ödev dediğimde öyle aklınıza kısa bir şey gelmesin, 2 gününüzü alıyor en azından bir tanesi.. Stanford Üniversitesi'nden aldığım dersleri saymıyorum bile.. ben de insanım demek istiyorum. çarşamba arkadaşlarla birkaç saat geçirmesem sosyal anlamda sıfır olacağım. :) bu hafta ne yapıp edip biraz gönlünü alayım şahsın. okul yüzünden, benimle ilgilenmiyorsun diyip biriyle daha ayrılırsam, sanırım elimi ayağımı çekeceğim bu işlerden. ya da bizim fakülteden birini bulaca
Resim
bugün bienal'e gidecektik, ancak arkadaşın dersten çıkıp gelmesi gecikti, trafikti falan derken 6'yı geçmişti buluşmamız. ee tabi saat 7'de kapanacağı için biz de haftaya gidelim artık dedik. sabah 5'te yine gözlerimi açtım. sınavım güzel geçti, yarım saati bulmadı ki tamamladım. kağıdı teslim ederken hocam "sonuçlarından emin misin,Haplo?" diye sordu. bir kaç saniye düşündüm, evet eminim,dedim. emin olmak, aslında göreceli bir kavram tabi ki.. ben sağlamasını iki defa yapmıştım bulduğum denklemlerin. sonra elimdeki makaleleri gösterdim, bitirme projem için.. zor ama çok iyi bir konu seçmişsin dedi hocam, yüksek lisansta da devam edeceğim o platform üzerinde çalışmaya.. şuan Stanford Üniversitesi'nden yapay zeka ve makine öğrenmesi dersleri alıyorum. öğrendiklerimi uygulama fırsatım olacak inşallah... benim için bir tutku bu.. ikinci olarak bugün iki menüyü birden midesine indiren ben değildim. sonrasında nargile içtik bizimkilerle. ikisini de blogger'
bugün yine aynı olaylar, spor yaptık ve çok iyi omuz çalışabildim. sonra duşa girerken aynada kendime şaştım. ve her zamanki gibi ders çalışmaca.. hayat güzel geçiyor sanırım, annemlerin boşanma davasında şahit olacağımı ve onlar yüz yüze gelince ne yapacağımı aklıma bile getirmiyorum bir süredir. hayat öyle güllük gülistanlık değil, ama kimin için öyle ki... yarın arkadaşlarımla Bienal'e gidiyoruz.izlenimlerimi yazmayı planlıyorum, umarım çalışmalardaki okumalarım gelişmiştir. unutmadan Van depremi çok üzücü.. evden çıkmadan kışlık mont,kazak tarzı kıyafetlerimden bazılarını toparladım, annem ve ablamda aynı şeyi yapıp gönderecekler. ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını temenni ediyorum. bu olay uzun zamandır aklımdan uzak tuttuğum birini düşündürdü bana, ilk erkek arkadaşımın ailesinin bir kısmı oradaydı. en son " seni seviyorum." diye yazmıştı facebooktaki mesajının sonuna, ve ben de yalandan niye böyle bir şey yazdığını sormuştum.bunca zamandan sonra duymak istediğim son şe
Resim
dün bir güzel uyudum sonunda, ve uykuya doydum sanırım. yatağımın içinde durmadan kitap okudum ve film izledim. "Ejderhanı nasıl eğitirsin?" ve "Orlando" filmlerini izledim başlangıç olarak.. "The Walking Dead"in 2.sezon başlangıcını çok heyecanlıydı, oradaki sarışın hatunun hikayesine çok takıldım denebilir. neler olacak çok merak ediyorum. "How I met your mother"ın yeni sezonun ilk defa bir bölümünü bukadar beğenebildim, uzun süredir hiç zevk vermiyordu. bilmiyorum siz de izliyorsanız, beğeniyor musunuz? şimdi bukadar tembellikten sonra, bugün uyanır uyanmaz derslerimin başına oturdum. Stanford Üniversitesi'nden iki tane ders alıyorum internet ortamında.. yarın CV'im için fotoğraf çekileceğim. İspanya'daki uluslararası bir yarışmada Türkiye'ye birinciliği getirmiştik, ve yaptığımız şey ülkemizde ilkti.Amerika'daysa yaşadığımız birkaç kaza bizi gerilere doğru taşıdı. ama geçen sene arkadaşlarım oradan yine 1.liği aldılar, ben
Resim
okuldan geldik ve yemek yapmaya başladık. bugün biraz hocamın kafasını şişirmiş olabilirim ama sonuçta birimlerde yaptığı hatayı bulduk, ozaman grafiğim düzgün çıktı. kafayı sıyırmak üzereydim.. onu hallettikten sonra arkadaşımla tekrar spora attık kendimizi. bütün kan dolaşımım rahatlamış gibi hissediyorum, baya iyi çalışabildik. yarın da farklı bölgeleri çalıştıracağız.bir ara yeni protein hapı sipariş etsem çok iyi olacak. şimdi asıl konumuz şu, az önce kaç zamandır facebook'a bakmıyordum. az önce birinin şu fotoğrafı paylaştığını gördüm: farkettim ki perfect match i çok nadir yakalayabilmişim, aslında hiç..
merhaba blog, hocalar daha ödev teslim etmeden yeni ödev yüklediklerinden şuara ders çalışmaktan başka bir sosyal aktivitede bulunamıyorum. sene sonuna kadar da böyle gidecek gibi gözüküyor. haftasonu hem havadan hem de sürekli oturup çalışmaktan hafif depresif bir havadaydım. enazından Avrasya Maratonu'na gitmek istiyordum! herneyse, dün gece yine o'nda kaldım. ve baya bir güzel geçti.. kapıdan girer girmez kucaklaştık ve her yanını öptüm yüzünün ve boynunun. kendisi benden baya bir fit, daha doğrusu kaslı olduğundan sporu biraz daha sıklaştırmam lazım açıkçası.. ama gayet iyi yolda gidiyorum. ayrıca The Reader filmini izledik birlikte, filmi çok beğendim. ve müzikleri hala kulaklarımda.. blog'un müzik listesini değiştirdiğimde eklerim. gazetedeki şu haberden bahsedip "nefret suçları" hakkında biraz sohbet ettik ayrıca: http://cumhuriyet.com.tr/?hn=284582&kw='%DEiven+bozuk%2C+Yahudi+misin%2C+Ermeni+mi%3F' şimdi makarna ve çorba pişiriyorum bir yandan,
Resim
bugün erken uyanmam gerekiyorken, öğlene kadar uyumuşum.. geçen gecenin yorgunluğundan sanırım. arkadaşlarım bizde kaldığında, önce yemek pişirdik. yemekten sonra ev arkadaşım Güneş kek pişirirken (kek pişirmeyi acaip seviyor fark ettiyseniz. :) ), biz de çıkıp bira falan aldık. yazdan beri alkol almadığım için, üst üste iki efes dark beni gayet güzel yaptı.. zaten biraz kafam güzel olunca, acaip mutlu bir insan oluyorum. gece yarısına kadar muhabbet ettikten sonra, oturma odamızdaki çekyatlara dağıldık.. ama kimse uyuyamadı tabi. sonra dayanamadık nerede sabahlasak diye konuşmaya başladık. birkaç yer değişikliğinden sonra Tophane'ye gitmeye karar verdik. O'na arkadaşlarımın perşembe bende kalacağını söylemiştim haftabaşında. ama sabah "b u gece göğsümde uyumaya ne dersin? " diye bir mesaj almıştım. plan değişikliği varsa diye sormuştu tabi. tam biz nargile içerken aradı. biraz konuştuk. kafamın güzel olmasına râmen sesimin baya enerjik geldiğini söyledi. diyorum ben
Resim
bu akşam arkadaşlarım bana kalmaya geliyorlar.. biri nöbetten çıktı, bakalım gelince bize ne gibi hastane hikayeleri anlatacak. açıkçası bazı durumlarda, yeter sus, demek zorunda kalıyorum. özellikle yemek yiyorsam... doktorluk zor iş.. annem ne kadar tıp okumamı istemiş olsa da, ben bölümümden memnunum. kafam mühendis gibi çalışsa da, arada bir güzel sanatlar okumak istediğimi de inkâr edecek değilim. bakalım, diğer arkadaşları da toplasın gelsin. hepimizin mezuniyet zamanları olduğundan artık bazılarımız işten, bazılarımız dersten çıkıp geliyor. dostluğumuz giderek ilerledikçe, arkadaş grubumuz benim yaşam alanım gibi oluyor. tam nefes aldığım bir ortam.. açık yaşamak neden güzel derseniz, dün okuduğum şu alıntı geliyor aklıma: "Uzunca süre maske takarsan altındaki kişiliği de unutursun." V For Vendetta
Günaydın blog, şuan saat 5:11 ve ben tam 5:00'da uyandım. normal insanlar gibi uyanmam gerekiyor bence. bu ara derslere yetişeceğim diye sürekli çalışıyorum ve listemi yarılayamadım bile bir haftadır. ödev ve sınavlarım yüzünden haftasonu Avrasya Maratonu'na da gidemeyeceğim. :( ayrıca bu akşam arkadaşlarım bana kalmaya gelecekler, o yüzden dün güzel bir temizlik yaptık. sonra da kek falan pişirdik ev arkadaşlarımla. dün yemekhanede başıma gelen şeyi paylaşmak istiyorum. fakültede benim haricimde tanıdığım başka bir biseksüel çocuk daha var, geçmişte bana bir kaç defa sevgili olmayı teklif etti. ama ben birbirimizi çok farklı bulduğumdan kabul etmemiştim. hatta bir keresinde aerodinamik kitabının pdf dosyasını gönderdim diye bana bir öpücük borçlu olduğuna karar verdi, hala borcunu da ödemedi.. her neyse, dün yemekhanede çenesini omzuma koyup kulağıma "çok seksi olmuşsun" dedi, ve bunu arkamızdan gelen başka bir arkadaşım duydu. bize dönüp gülümsedi ve çantasını aldı
" Haplo dedi ki... Slutwalks hakkında bloguma birşeyler yazmak istiyordum ama uzun süredir günlük harici bir şey yazmadığımı farkettim. Slutwalks bence çok önemli bir hareket.benim çokça ilgimi çeken kısmıysa Hindistan'da olan yürüyüş. sanırım 100 kişiye yakın katılımcı olmuş ve ülkenin nüfusuna oranla çok düşük. ve kadınlara yönelik cinsel istismar ve şiddet oranının eskiye oranla giderek yükseldiği rapor edilmiş.en hızlı artış gösteren suçmuş. ve hatta kadın yazarlarından biri kendini "slut" olarak tanımlamaktansa önce lanetlenmeyi tercih ettiğini söylemiş. bu gibi toplumlarda kadının bedeni, kendine özel varlığı olarak kabul edilmektense, daha çok aileye ait kabul ediliyor. o yüzden kadınların tam birey olarak görülmesi söz konusu değil ne yazık ki. ancak erkekleri de bir "fethedici" olarak nitelendiriyorlar, kadın bedenini işgal ediyor sanki. kadın istese de istemese de çocuk doğurmak, kocası istiyorsa seks yapmak zorunda. bence bu kadınlara yapıldığı
Resim
Günaydın blog, saat 7'de uyanmış olmakla birlikte, saat 9'a kadar hayal kurmaktan başka bir şey yapmadım. camdan yağmuru izlemek güzel.. şimdi arkadaşlarımın sabah dersi olduğundan birlikte kahvaltı ettik ve gittiler. 3'müz de farklı tipte tost seviyoruz, ben sadece kaşarlı, Güneş beyaz peynirli, sevgilisiyse karışık.. ama tost makinemizin fişi prize yetişmediğinden altına kitap koyuyoruz. bu evde tostlar University Physics, Rocket Propulsion ve Otomatik Kontrol kitaplarının üzerinde pişiyor.. ailemizin yeni üyesi var ayrıca, bir hamster. kendisi ile çok içli dışlı olduk hemen. birlikte fıstık yiyoruz ;) ismini Maxwell koyduk, ismi nereden hatırlıyorum derseniz; kendisi İskoç fizikçi ve elektromanyetik alanındaki başarısıyla ünlü. sanırım formüllerini bir kağıda yazıp kafesin yanına yapıştıracağız. Zaten ev arkadaşım sürekli o konuda çalışıyor. :) bir de aklıma çocukluğumdan bir anime geldi, Hamtaro. hamsterları seviyorum kısaca. şimdi ders çalışmam gerekiyor..
bugün gayet iyileştim, bir iki gündür ateşim vardı. kendimi bomba gibi hissediyorum uyandığımdan beri, ama öyle çok fiziksel bir aktivitem de olmadı hani.. tüm gün oturup ders çalıştım, ödev taslakları hazırladım. grafikler çizip, çözümler yaptım. hocama gösterip, doğruysa programlamaya başlayacağım robotu.. onun dışında bugün tatile gittiğim ve ailede tek açık olduğum kuzenimle kendimize dövme seçtik. onun zaten belliydi ama ben karar verdim sanırım. bir pusula ve küçük bir yıldız yaptıracağım sol kolumun iç yüzeyine. saatimin biraz üstünde olacak. yıldız tabi ki kuzey yıldızı, pusulaysa kendim çizdiğim bir şey olacak.. ara sıra hayatta yolunu kaybeden, başıboş dolaşan biriyim. kendime amaçlar ve motivasyonlar belirlerim. hele biri beni cesaretlendiriceğine tersi bir harekette bulunursa bundan pek hoşlanmam.. pusula ve kuzey yıldızının anlamı şu, ikisi ben de olduğu sürece bir daha yolumu kaybetmeyeceğim.. kim ne derse desin..
Resim
bugün dersten sonra arkadaşımla tekrar spora gittik, kendimizi baya yorduk.. öncesiyle karşılaştırınca bacaklarımız baya bir açıldı, koşu tempomuzu yükselttik. sonra karın, göğüs, kanat ve bacak çalıştık programa göre. halteri seviyorum.. eve çok yorgun gelince bir duş alıp uyuyakalmışım, şimdiyse ateşim bir çıkıp bir iniyor. ama haftasonundan beri sürekli ders çalıştım, ödevlerin çoğunu hallettik ve yarınki sınava çalışmaya başlayacağım şimdi.. umarım daha fazla ateşim çıkmaz, titreyip duruyorum. :) derste bir yandan not alırken, bir yandan çizdiğim "Dürüst adam" isimli karalamamı da ekliyorum. "Dürüst adam" kişiliğini korumak tek ayak üzerinde denge sağlamaya benziyor belki de. dişi anime karakterler için oran çalıştığım model ile, daha ayrıntılı çalışacağım bir fantastik karakterin ön çalışmasını da ekliyorum.
Resim
şimdi düşünüyorum da; "yapamam, imkânı yok" dediğim şeyleri bir güzel yapmaya başlamışım. başarılı bir şekilde geçen yaz aileme açıldım mesela.. neredeyse tüm yakın arkadaş çevreme de açığım. hâlâ da açılma işlemim devam ediyor. "out" olma kısmında kendimi deniyorum. blogda çok net olmasa da resmimi kullanmamın sebebi de budur. kendimi yeterince tatmin edince kaldırabilirim.. bu sene LGBTT Onur Haftası yürüyüşüne de katıldık arkadaşlarımla. Taksim'de İstiklâl üzerinde queer tangoyu izlemek, slogan atmak, tünelin orada dans etmek.. benim için çok önemliydi. bir LGBTT üyesiyseniz, neden önemle "pride" dendiğini ozaman kavrıyorsunuz. ve gitmeyenler ya da gidemeyenler için bir kaç resim; şimdi aklıma Kaos GL dergisinde okuduğum Nevin Öztop'un "Erkeklerle Sevişen Lezbiyenlik" başlıklı yazısı geliyor. bu yazısını çok beğeniyorum. şöyle güzel bir saptaması var; " Gelin beraber bakalım, biseksüellere nelerin fırlatıldığına… "Ne yardan,
Resim
tekrar merhaba blog, şimdi neler oldu, neler bitti kısaca yazayım. birincisi çok fazla dersim var. bu haftasonu evden çıkmamın imkanı yok. arkadaşlarım buluşmak istese de maalesef diyorum.. ikincisi geçen gece görüştüğüm kişinin evinde kaldım yine, ama sabah 8 buçuktan akşam 5 buçuğa kadar dersim vardı. sonrasında Japon dili ve kültürü grubunun toplantısına katıldım.belki anime,manga çizim atölyesinde arkadaşlara ders verebilirim. şu geçen yazıda bahsettiğim testi pozitif çıkan çocukta grubun başkanı.. ev arkadaşım çizimlerim hakkında beni övünce, gelip kolunu omzuma atıp, sen gel şöyle bir konuşalım dedi. ehh dedim nedir bu samimiyet biranda.. tabi öyle bir amacı yok şahsın. belki gider grupla bir iki saki içeriz.. gece o'nda kaldığımda, biraz sohbet ettik.. bolca sarıldık ve seviştik. yine film izledik, ama ben çok yorgun ve uykulu olduğumdan filmi yarıda kesmek zorunda kaldık.. ona sarılıp uyumayı çok seviyorum ve açıkçası bunu da özlüyorum. sabah alarmım çaldığında (07:35) bard